26 Temmuz 2008 Cumartesi

Çektiğim fotoğraflardan...







Belli zaman aralıkları ile bana bir fotoğraf çekme aşkı gelir dayanır.Bazen iyi karelerde yakaladığımı düşünürüm kendimce.Hiçbiri porfesyonelce değil tabiki ama benim beyendiğim fotoğraflardan bir kaçını paylaşmak istedim.Afiyet olsun.

bitti gitti,hiçbişey kalmadı...


Sayılı gün bitti gitti yarın bütün gün Metallica tufanı içinde geçicek.Akşamsa cehennem alisamiyende dünyadaki varlığını kanıtlıcak.Metallica bekle beni diyorum yeniden =)

24 Temmuz 2008 Perşembe

Ansızın karanlık ve yanlızlık....



Yanlızlık ve karanlık bir araya geldimi bitirir adamı.Tuz buz eder tüm gülüşleri.Tüm aydınlığını yitirir gözlerin.Işıklar söner,kalbinde küçük bir kıvılcım,sonra acı hakim olur.Karanlık...Karanlık korkum olduğundan değil ama ruhumu sıkar,gerer tüm bedenimi.Ellerim titrer..Karanlık varsa bir yerde yanlızlığında gelir hemen peşi sıra heryer cıvıl cıvıl kalabalık olsa bile.Karanlık ve yanlızlıktır eş dost o anlarda.Anlamsız notalar,sesler,kırık kırık gülüşler gelir vurur kulağına.Kan damlar kulak memenden omuzlarına.Ama korkundanmıdır yanlızlığındamıdır silmezsin kanı..oda kanaar duru öylece.Bunada alışırsın elbet.Ama alışamadığın o lanet karganın bastığı ve kimsenin duymadığı notadır.Durmadan o nota ve eşlerinde gezer.Kulağına parçalar,beynini parçalar,ruhunu tepe taklat eder.Ahhh.Duymak istemezsin bitsin istersin.Ama durmaz ısrarla basar notya,deli eder sınıra getirir.Tam o anda Tamam dedim....Tamam.Derken Bitti...

Gözlerimde tutamıyorum, düşüp
Dağılıyor parmaklarımın arasında
Acı deniz, kum ve tuz
Dudaklarım kanıyor.


Karanlık.
Burnunun ucunu bile göremiyor insan, kalkmış türkü söylüyorum oysa ben. ''Hadi ölüversene artık'' diye gakıyor karga. ''Duan batsın, sen de türkü söyle artık günün ağarsın'' Türkünün dehşetinden çıkıver, kökün tepesinden iniver; türkünün dünyanın neresinde yankılandığını işitebilmem için. ''Hadi ölüversene artık'' diye gaklıyor karga. ''Karga, sen de türküye dur artık kes şu gaklamayı ya da konuş başarabilirsen eğer''
Hava başka yere akıyor.Bulutlar gri ve belli belirsiz onlarda yanlız....

Sayılı günler çabuk geçer...


Bekledim bekledim,bekledik,beklediler.Herkes bekledi...Sonunda 1,5 aydır heyecanla beklediğim pazar gününe az kaldı.güngün saymaya başladım artık.METALLICA bekle beni.

23 Temmuz 2008 Çarşamba

Beynimdeki ağaç...

Beynimdeki ağaçta kanlı meyveler yetiştiyorum!...Tadları acı ama özgürlüğün ne demek olduğu keskin tadında saklı.

O'anlar




































Bugün işte pek fazla yoğunluk yoktu bende biraz internette gezdim hazır ortalık sakinken.Gazetelerin internet sitelerinde foto galeri bölümlerinen birinde geziniyordum.Malum bilmeyeniniz olduğunu sanmıyorum ''O an'' diye bir program var,bu programın sayfasına girdim ve gün gün gözüme ilişen resimlere baktım.Bulduğum üç resim beni ziyadesiyle etkiledi.Titredim gerçek manasında.Tüyleriminde diken olduğunu söylebilirim.

İlkinde küçük bir kız.Ben çocukları pek sevmem aslında ama bu kızı görünce ilk önce bir gülümsedim.Ardından duruldum inceledim muhtemelen çuvalların arasında oynarken uyuya kalmış.O çevresindeki hengame pislik çuvallar umrunda değil.Nasıl huzurlu uykuya dalmış veled.Durumu bir yandanda trajik anlamsız bir bitmişlik ve umutsuzluk var fotorafın geri kalan kısmında.

İkincisi ülkemizinde canının fena hade yandığı kanlı düşlerimize,nefessizliklerimize imza atan depremi yaşayan Çin'den bir kare.Sarı şemsiye yafu.İnanılmaz bir aydınlık.İnsanların umudunun bir simgesi gibi o sarısı.Beni ürpertti,bunları yazarken bile ürperdim.Etraf yıkık dökük,belkide kurtarılayanlar var o enkazlarda.Şemsiye her birinin ruhuna ışık saçıyor umuduyla enkazların önünden geçerken.Umudu taşıyor gökyüzünden düşen her bir damlada ölenlere ve kalanlara.Ve hayatın normale dönüşünün mecburiyetini hatırlatıyor.

Üçüncü resimse tam benlik.Filistinde bir kontrol noktasının duvarına bir genç tırmanmış.Belki bağıracak çağırcak.Belki bir eylem gerçekleştiricek.Belkide sadece arkasındaki ufak bir umudu görmek koklamak için tırmanmış.Ama duvarda onun gölgesi olarak yansıyan an ise düşlerin gerçek olduğu bir karaltı adeta.Hergün mülteci olmak zorunda kalan,özlüklük bir yana insalıkları zor durumda olan Filistin gençlerinin hayalleri yansıyor gölge olarak duvarda.Ve bu kare mukemmel bir fotoğraf olarak objektife yansımış.
Bugün bu resimler beni gerçketen çok etkiledi.Beni bilen bilir oldukça çok konuşurum ama bugün (bir sebepten daha) nerdeyse tüm gün sustum.Ve bilinirki ben susarsam olmuyor.Gitsem ayırlık,sussam sessizlik.Bağırsam uçurum gibidir sesim.Ben ağlarsam kyıamet kopar.

Saygılar....Görüşmek üzere...

Merhaba demek gerek...



Aslında epeydir aklımdaydı bir blog açmak.Pek zor gelmişti.İlglilenmek üzerinde düşünmek gibi şeyler gözümü korkutmuştu.Fakat en son yaptığım araştırmalara göre bu işi sevebileceğimi düşündüm ve dolayısıyla şuan görmüş olduğunuz blogu açmış bulunmaktayım.Umarım gereken ilgili blog a gösterebilirim ve içerikleri keyifli olur.Yazılarımı paylaşmak istiyorum sanırım.Ama içerik var bir sürü bakalım.Ama yazdıklarımı keyifle paylaşıcağım burdan eminim.Yazıyorum yazıyorum ve yine yazıyorum.Ardımda insanlar ve ayak sesleri bırakıyorum.ölüyorum defalarca yazarken.Dirilip yeniden yazıyorum.Merhabayı kısa kesmek gerekirse merhaba blog alemi diyorum.