21 Haziran 2009 Pazar

Mümkün...


Kestin mümkünümü,çarelerimi..




seni iyi görmek çok mutluluk verici
şimdi galip gelmiş ve tamamen sessizlik içinde
onsuz
şeytanlarını dağıttın
ve boynunun etrafındaki hareyi ışığı atmadın
ve bulutlarını çektin
ama ben biraz meraklı ve endişeliyim
ne yapmayı planlıyorsun
ölüme karşı değişebilme konusunda
ölüme karşı?

sanki onlar başkasınınmış gibi
harekerlerini yaptıklarını hatırla
vahşi hikayeler
şimdi hepmiz karşısında yeniden doğmuş duruyorsun
seni iyi görmek çok mutluluk verici

ışığın harenle kayarak
ışığın kayıyor
ışığın yere doğru kayıyor
ışığın seni tutmak için yere doğru kayıyor..

ölümle oynama..



Doktorum bana 'öölüm olabilir'' dedi
ama ona inanmadım,hiç iyimse değil
eminim yeteneğinden bana harika düşmanlar oluşuyor,
ayağa kalk ve bak bana,ölümle oynama,çünkü belki!..
birgün yürüyeceğim ve diyeceğim ki beni hayal kırıklığına uğrattın.
belki böyle daha iyisin
buraya eğiliyorsun,soğuk ve kataleptik
kısa düşünceni yakalayınca ne yapabilirsin o kabiliyetle?
iyi ve yeteneklisin,
olusuyor harika düşmanlarım,
ayağa kalk ama seni yakalayacağız ve bak bana
ölümle oynama.
Böyle daha iyisin...
ayağa kalk ve yüzleş benimle
ölümle oynama.
birgün yürüyeceğim ve diyeceğimki ''lanet olası beni hayal kırıklığına uğrattın''
öyleyse önden git ve ölümle oyna!.
neden dönüp bana bakamıyorsun?
lanet olası hayallerimi yıktın!..
pasif saldırgan ve zırvalık!...

2 Haziran 2009 Salı

Özgürlük...


Her insan ölür ama her insan gerçekten yaşamaz!..

Sanatoryum...




Zamanın durduğu yere hoş geldin
Kimse ayrılamaz ve ayrılmayacak da
Dolunay var, hiç değişmiyor bu sanki
Az önce akıl hastası damgası yedim
Her gece aynı düşü görüyorum
Özgürlüğümüzü görüyorum
Kilitli kapılar yok, parmaklıklı pencereler yok
Beynimi yaralı gibi gösteren şeylerin hiçbiri yok

Uyu dostum göreceksin
Düşün benim gerçekliğin olduğunu
Beni bu kafeste kilit altında tutyorlar
Beynimi bu yüzden öfke dediğini anlayamıyorlar mı

Sanatoryum, rahat bırakın beni
Sanataryum, sadece yanlız bırakın beni

Dışarısına olan korkum büyüyor
Ve soluk alamıyorum açık havada
Zihnime bır takım şeyler fısıldanıyor
Deli olduğumu temin eden bana
Zihinlerimizin kontrolleri altında olduğunu sanıyorlar
Ama şiddet yöntemleri şiddet planlarını doğurur
Onu bağlı tutun iyi gelir bu
Giderek iyileşiyor, öyle değil mi?

Bizi artık içerde tutamazlar
Dinleyin,lanet olsun, biz kazanacağız
Geçeği görüyorlar, açıkca görüyorlar
Ama bunun bizi cehennemimizden kurtardığını sanıyorlar

Sanatoryum, rahat bırakın beni
Sanataryum, sadece yanlız bırakın beni
Sanataryum, sadece yanlız bırakın beni

Yaşamayı sürdürme korkusu
Hastalar huzursuzlanıyor
Havada isyan
Biraz ölüm gerekiyor
Aynanın fırlattığı bakışa aldanmak güç
Öldürmek, ne dostça bir sözcük
Tek yol gibi görünüyor
Dışarıya açılmak için yeniden

Sedonalanmak...






Bir yok olma sebebim daha oldu.Blogu yine biraz aksattım.Aslında tam olarak ona bağlanmaz ama sebeplerden biri diyelim.Aslında insanların sahtelikleri beni suskunluğa itti denebilir.Ama aktım suskunda birşey geçmiyor ele uzun süredir aklımın bir köşesinde bulunan ve beni acaip özgürleştireceğine inandığım şeyi aldım..Hayatımda bir müzik birde bisikletin yeri bambaşkadır.Bu ikisinden vazgeçmem mümkün olmadı, sanırım olmayacakta.Başımın üzerinde yerleri var zaten.Neyse sonunda kendime istanbul sınırları içerisinde bisiklet almayı başabildim ne mutluki.Kendime son zamanlarda bikaç para ile satın alınan alet edevat ıvır zıvır aldım ama uzun zamandır aldığım bişey beni bu kadar mutlu ve özgür kılmadı..Henüz çok eskide olmasına rağmen bisikletle yaşamanın tadını yeniden damarlarımda hissetmek beni çok mutlu ve özgürleştirdi.Hayatıma yeni amaç ve keyif kattı..Üstünden inmeye niyetlide değilim bakalım.Resimlerini paylaşayım dedim.saygılar.

25 Nisan 2009 Cumartesi

Uzlaşı...



Uzlaşırsam namerdim ateşe verseler
Garanti muhabbetlere yılışamadım..

Ben çatlarım kurallara uyarsam eğer
Ruhumu şeytanla bölüşemedim..

Daha az istemek, daha çok sevmek...


Benim Hala Umudum var...

Bağırıyorum sesim uçurum oluyor, yazıyorum yanıp kül oluyor...


Bu ne bencilliktir bu ne aylmazlıklıktır.Neden tüm tüm insanlar bu kadar bencil olmak zorundalar ve neden bukadar aymazca davranmak zorundalar.Ne kadar yakın veya ne kadar uzak olduğunla alakalı bir durumdan ibaretde değil bu durum.Herkes ne akadar verirsen ver daha fazlasını istemekte ve herkes gibi en yakınların bile seni susmaya itmektedir.Susmanın en doğal olduğu yerler sevdiklerinin yanı yamaçı olmaya başladığında düşünün ne yaman bir çelişki olduğunu ve ne denli acıttığını.Bencillikler okadar hat saffada gün yüzüne çıkıyorki herkesin tek derdi kendisi ve kendi isteidğinden ibaret.Yalandan sancılar yalandan istekler kaynıyor bencillik dolu kalplerde ve ne dersen de değiştiremiyorsun bunu.Herkes kendi için parça koparmaktan başka bişey yapmaz hala dönüşüyor ve hepside iz bırakıyor elbbette.Acıtıyorlarda.Nefes alamıyorsun.Darlanıyorsun ve gözlerin acıyor göremez oluyorsun sonra.Herkes ne kadar bencil.Anlamsızlaşıyor bazen,anlayamıyorsun ne olduğunu.Neden olduğunu.Biraz olsun kendimizi düşünmekten vazcaymak lazım.İnsanlar bu kadar bencilken mutluklar, hüzünler, acılar saniye saniye tüm anlar yanmış bir kağıt uçak gibi biranda yere çarpar.Bencilliklerini utanmazca kendilerine bile itiraf eder ve bir damla dahi sızlamazlar.Ve tüm bunlara karşın yazmak dile getirmek çabası kendi kendine perişan olur.Toz zerreciklerinden dahi küçük bir hale gelir yazmak dile getirmek istediğin tüm söylemlerin.Muhtemeldir umurlarında olmayacak.Ancak kanayan ellerin kalemlere salırıp çığlık çığlığa bencil olduklarını yüzlerine çarpmak ister...Yada boşvermek kime neyi neden anlatıyorum zırvalığına sığınıp susar ve sadece yazarsın.Gerçek çok aydın ve acıdır.Tüm insanlar okadar iğrenç şekilde bencildirki bazen miğden kaldırmaz.Kanıyorum acıyorum.Bağırıyorum sesim uçurum oluyor, yazıyorum yanıp kül oluyor...Cümlerim düşüyor gökyüzünden yanmış ve karanlık.Onlar bile bencil bana varana kadar yok olup toz zerresi oluyorlar düşerken.

Adem olan Anlar...


Ben bu dünyaya bir türlü alışamadım
Bu yüzden insan içine karışamadım
Bana mı sordunuz Adımı koyarken
Bir küstüm bir daha barışamadım

Uyumlu faniler bana uyumsuz derler
Delirttiniz beni ey ehven-i şerler
Uzlaşırsam namerdim ateşe verseler
Garanti muhabbetlere yılışamadım

Ha desem olmaz
A-ah desem olmaz
Birine uysa öbürüne uymaz
Yalelli yalelli yalelli o zaman
Yalelli yalelli yalelli o zaman

Sürüden ayrılanları kurtlar yer
Arkanı sağlama al ey akıllı beşer
Ben çatlarım kurallara uyarsam eğer
Ruhumu şeytanla bölüşemedim

Herkesin münasip birer dayısı var
İnsanoğlu bu iyisi, ayısı var
Benim zarar bildiğim elaleme kâr
Adamını bulup da uyuşamadım

Ben seni de sevmedim adem
Doğruyu duymak istiyorsun madem
Alt tarafı bir elma yedik beraber
Zehir zıkkım oldu bize bal badem

Güler - Bu Kadar Yeter...



Albümünü dinleyip sahiden oldukça beyendiğim güzide bir hatun kişilikten bahsetmek istedim.Çünkü ''Bu kadar yeter'' isimli şarkısı ile sardım kendisine ve sesine ardından albümü edinip detaylı dinledim tüm parçalarını.Samimi şekilde söylebilirim harkia buldum.5 parça olması şaşırttı beni esasında ,çünkü parçaların 4ünün söz ve müziği kendisine ait.Diğer parçada Sezen Aksudan ''Adem olan anlar'' parçası zaten.Dört parça kendisine ait ve sözleri lirik akışı oldukça kaliteli ve keyifli iken sadece dörtle sınırlı olması inandırıcı değil açıkcası.Ya saklamakta kendisi diğer parçlarını yada bu sadece bir ön hazırlık teşgil eden bir albüm olmuş.Son söz olarak size ''Sevilim hoşçakal'' şarkısının sözlerini yazıyorum.Bence Güler takip edilesi bir sese ve güzel bir çercevesine sahip.Saygılar..

Sevgilim Hoşçakal

Bu evin içine yalnızlık girdiğinden beri
Her odası darmadağın, tıpkı ruhum gibi
Ya aşk bitti, ya zaman.ikisinden biri.
Hala yanağımda gözyaşımın izleri.

Artık susuyorum.Sözlerim bitti
Bu kez gidiyorum sahiden bitti.

Mutlu sonla biten hikayen olamam
Ellerinden tutsam iyileşmez yaram
Yüzüne baksam aynı aşkla bakamam
Sevgilim hoscakal.

Yüzüme yalanlarla baktığından beri
Aklımda bir karmaşa, içim de acı izleri
Ya aşk bitti, ya zaman ikisinden biri.
Hala yanağımda göz yaşımın izleri.

Savruk bir eldim ben tutamadım aktın.
Güzçsüz bedendim ben ardından yokluğuna baktım
Bitmez sandığımdan belki, cok acıdım.yandım.
Bu kez gidiyorum sahiden bitti.

26 Mart 2009 Perşembe

Uyku...Rüya ve Bulutlar...















Bir gün uzayıp
Bir gün kısalan
Çam ağcının gölgesinde
Beni uyuttular
Kozalağın biri kafama vuruncaya kadar.

Yer çekimi, dedim kendi kendime
Nasıl da tutuyor toprağın gücüyle seni
Bir tek gölgem uyuyor bana

Benim kadar kara
Benim kadar yalnız.

14 Mart 2009 Cumartesi

Gökyüzü...yani sanırım...








Aşk...


Bütün istediğim sana imrenmek
Sen bana aitsin
Seni sevmek için seni öldreceğim..aşk

Ölü...


Ellerimden kan damlıyor yere ve parmak uclarıma...Sancılanıyorum ama direniyorum acısına.Ve kan pıhtılaşıyor yere düşmeden havada.Elime geçirdğim ilk bıçağı kalbime saplıyorum ve akan kanları seyrediyorum...Damla damla olarak başlayıp şiddetleniyor...Ama sonunda oda yere değmeden pıhtılaşmaya başlıyor havada ve yere değmiyor bir türlü.Sonunda anlıyorumki evimim canımdan baktığım heryer cehennem ve ben donuk bir kalbe sahip bir ölüyüm...acı çekiyorum..

12 Mart 2009 Perşembe

Bilinçaltı...







Sonunda buldum sağda solda gördüğüm ufak benden daha karanlık kızı.Biryerlerden tanıyorum diyordum her görüşümde demekki burdanmış.Bana çokmu şey ifade ediyor bu resimler yoksa benmi bu resimlerin biyerlerinde bişeyler ifade ediyorum acaba.Geçmiş, gelecek, yaşam, ölüm, inanç, korku ve huzur bir arada tüm resimlerin içerisinde yer buluyor gibi.Resimlerde ne kadar yer buluyorlarsa kızın sureti ile birlikte benimde kafamda ve hayatımın içerisinde yer buluyorlar.Ve bu beni çok korkutuyor.Karanlık oluyor heryer ve tüm renkler gözümden akıp gidiyor ansızın.Uuçup gidiyor tüm maviler simsiyah oluyorlar giderkende.Uzaklardan beni izliyorlar ardından.Serap gibi renkler görüyorum ama tuttuğum yer şey toz parçasına dönüyor.Ölüm şaçıyorum etrafa sanki.Korkuyorum.Kapalı alan fobim var benim..